Hacı Bektaş-ı Veli 13. yüzyılda yetişmiş ünlü bir Türk düşünürü ve gönül adamıdır. Horasan'ın Nişabur (Nişapur) kentinde doğan , Ehl'i-Beyt Okuluna mensup Türk mutasavvıf . Annesi Hatem Hatun, babası Seyyit İbrahim Sani'dir. Ve her ikisi de Türk soyundandır. Hacı Bektaş Veli'nin çeşitli kaynaklarda doğum ve ölüm tarihleri değişik gösterilmektedir. Bazı kaynaklarda doğumu 1248, Anadolu'ya gelişi 1270-1280 yıllan arası, ölümü ise 1337 olarak, bazı kaynaklarda ise doğumu 1209, ölümü 1271 olarak yazılmaktadır. Doğum ve ölümü için 1209-1271 tarihleri daha tutarlı görünmekle birlikte, 1248-1337 tarihlerini savunanlar fikirlerini Osmanlı sultanları ve Yeniçeriler ile bizzat görüştüğü savına dayandırmaktadırlar.
Ancak, tıpkı Hacı Bektaş Veli'nin Ahmet Yesevi'nin (1093-1166) ölümünden hayli bir süre sonra onun dergahında ve onun öğretileriyle yetişmiş olmasında bir aykırılık bulunmadığı gibi, 1362'de kurulan Yeniçeri Ocağı'nın Hacı Bektaş Veli'yi onun ölümünden sonra pir olarak benimsemiş olmalarında bir imkansızlık bulunmamaktadır. Günümüzde de pek çok kimse ölmüş kişilerin öğretilerini takip etmektedir. Akılcılığa ve bilime inanan Hacı Bektaş Veli'nin kişiliğinin temel ilkesi dürüstlüktü. İlk eğitim ve öğrenimini Türkistan Piri Hoca Ahmet Yesevi kültür ocağından alarak, çok sayıda bilim adamının yetiştiği Horasan'da engin bir bilgi birikimine ve geniş bir dünya görüşüne sahip olmuştur. Hacı Bektaş Veli'nin Anadolu'ya gelişi, Anadolu Selçuklu Devleti'nin siyasi, ekonomik ve kültürel düzeninin bozulduğu, yönetimde bölünmelerin ortaya çıktığı bir döneme rastlamaktadır.Hacı Bektaş Veli Kırşehir yöresindeki Suluca Karahöyük'e (Hacımköy) yerleşmiş, Orta Anadolu'yu dolaştıktan sonra Anadolu kültürünü, Anadolu insanının gelenek ve göreneklerini özümseyerek yeni bir bilim ve öğreti merkezi kurmuş ve Bektaşilik geleneği bu merkezden tarih sahnesine çıkmıştır. Burada çok sayıda öğrenci de yetiştiren ve Yeniçeri ocağının da piri olarak bilinen Hacı Bektaş Veli'nin Anadolu birliğinin sağlanmasına önemli katkıları olmuştur. Hacı Bektaş Veli mirası ayrıca, Osmanlı Devleti döneminde, hem Yeniçeri ocağının piri sıfatıyla, hem de Bektaşilik geleneğinin Balkanlardaki yerli halklar açısından kolaylıkla özümsenebilecek yönleri bulunması nedeniyle, başta Arnavutluk ve Makedonya gelmek üzere, İslamiyet'in bu coğrafyada yayılmasında temel bir rol oynamıştır.
Hacı Bektaş Veli, Türk dili ve kültürünün yabancı etkilerden ve her türlü yozlaşmalardan korunması çabalarını ömrü boyunca sürdürmüştür. Ortaya koymuş olduğu birleştirici ve yükseltici öğreti her türlü bağnazlıktan uzak, çağa uyan ilkeler haline gelmiştir. Hacı Bektaş Veli ibadet ve günlük yaşamda kadını erkeğin yanına almıştır. Güzel sanatlara sevecenlikle bakmış, Dergah'ta öğretisini yaşama geçirmiştir.
Makalât, Fevaio. Şadhiyye ve Şerh-i Besmek isimli eserlerinin olduğu bilinmektedir. Hacı Bektaş Veli'nin hayatını ve kerametlerini anlatan Velâyetname hakkındaki en önemli temel kaynaktır. Bu meyanda, öğretilerinin temelleri hakkında fikir verici özellikteki aşağıdaki özdeyişlere başvurulabilir. · İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır. · Düşünce karanlığına ışık tutanlara ne mutlu. · Eline, beline, diline sahip ol. · Murada ermek sabır iledir. · Araştırma açık bir sınavdır.
Nebiler, Veliler insanlığa tanrının bir hediyesidir. · Düşmanınızın dahi insan olduğunu unutmayınız. · Hiç bir milleti ve insanı ayıplamayınız. · Nefsine ağır geleni kimseye tatbik etme. · İnsanın cemali sözünün güzelliğidir. · Marifet ehlinin ilk makamı edeptir. · Arifler hem arıdır, hem arıtıcı. · Her ne ararsan kendinde ara. · Bir olalım, iri olalım, diri olalım Eski Suluca Karahöyük bugünki Hacıbektaş şehirinde, Nevşehir ilinde türbesi bulunmaktadır HÜNKÂR HACI BEKTAŞ VELİ'NİN ESERLERİ Fevâ’idnâme Eserin yazması Türkçe’ye çevrilmiş ve basılmıştır. Eser muhtevâ olarak Makâlât’la çok büyük benzerlikler göstermektedir. Dîni, ahlâki ve tasavvufî konuları ihtivâ eder. Fâtiha Sûresi Tefsiri Hacı Bektaş Velî’nin böyle bir eseri bulunduğunu ilk defa Fuat Köprülü haber vermiştir. Şathiyye Hacı Bektaş Velî’nin iki sayfa kadar tutan bir şathiyyesi olduğunu Abdülbâki Gölpınarlı nakletmektedir. Hacı Bektaş Velî’nin Nasîhatları Hacı Bektaş Velî’ye ait nâsihat ve vasiyyetler, bir nüshası Hacı Bektaş İlçesi Halk Kütüphanesinde kayıtlı olan ve Dedemoğlu tarafından yazılan “Akâidi Tarîkat” müteakiben kaydedilmiştir. Besmele Şerh-i Bir nüshası Manisa Kütüphanesinde bulunan bu eser Türkçe olarak kaleme alınmıştır. Eser, Hacı Bektaş Velî’nin Besmele Tefsiri adıyla yayınlanmıştır.
Hacı Bektaş Velî bu eserinde Besmelenin mânâ ve rûhunu yorumlar. Bunu yaparken de âyet, hadîs ve birtakım kıssalardan deliller getirir. Hacı Bektaş Velî’nin Şerh-i Besmele isimli eseri, genellikle ilâhi merhamet ve hoşgörü konusunu işlemektedir. Bu eserde Rüştü Şardağ tarafından 1985 yılında Manisa İl Halk Kütüphanesindeki el yazmaları arasından bulunarak, aynı yıl yayınlanmıştır. Makâlât Sefer Aytekin, Prof.Dr. Esad Çoşan ve Mehmet Yaman tarafından yayımlanan Makâlât’ın aslı Arapça’dır.
Velâyetnâme’de Said Emre’nin Makâlât’ı Türkçeye çevirdiği söylenir. Oldukça zengin bir nüsha özelliğine sahip olan eserin manzûm ve mensûr olarak kaleme alınmış nüshaları da bulunmaktadır. Makâlât, bilindiği gibi, dört kapı-kırk makam tertibi üzere kaleme alınmıştır.
Dört kapı (Şerîat-Tarîkat-Marifet-Hakikat), kırk makam anlayışı Türk mutasavvıflarının kabûl ve takip ettikleri bir sülûk anlayışıdır. Hacı Bektaş Velî’nin dünyevi, dîni ve tasavvufî konularındaki duygularını, düşüncelerini ve nihayet bütünüyle “insan imajını” en açık, sade, anlaşılır, tabiî söyleyişlerle ortaya koyduğu eseri hiç şüphesiz “Makâlât”dır. Makâlât; Şerîat, Tarîkat, Marifet ve Hakikat gibi dört kapıdan ve her kapının da on makamından bahseder. Makâlât’ta; tasavvuftan, kalp ahvalinden, zâhid, ârif ve muhiblerden bahsedilerek insan övülmekte, kendisine verilen nimetler dile getirilmektedir.
Makâlât’ın ilgi çeken en önemli hususu, düşüncelerin Kur’ân-ı Kerîm’in âyetlerine ve Hz.Peygamber’in Hadîs-i şeriflerine dayandırılmış olmasıdır. Bazı bölümlerinde, konular sadece âyetler zikredilerek anlatılmaya çalışılmıştır. Sekiz ayrı bölümden oluşan Makâlât’ın, birinci bölümünde; “Anâsır-ı Erbaa”, yani; hava, su, toprak ve ateş’ten ibaret dört unsura bağlı olarak, dört çeşit Müslüman imajı tipi bulunduğundan bahisle, bunların sırasıyla; Âbidler, Zâhidler, Marifet Ehli ve Muhibler olduğu belirtilir.
0 yorum:
Yorum Gönder